Vincenzodan Volkanlara – Volkanın Kurtuluş Hikayesi

Hep duyardık veya okurduk” SAN PATRİGNANO” topluluğunu. Yıllardır işin içinde hasbi olarak hizmet vermeye çalıştığımız için bağımlıyı tanıyorduk. Onların ne kadar zor bir hedef olduğunu çok iyi biliyorduk. Her ne kadar başarı oranlarını % 60-70-80’lere çıkarıyoruz, şöyle başarılıyız böyle sonuç aldık diyenleri duysak ta; işin Türkiye’de öyle olmadığını en iyi bilenlerden biri olarak şöyle derdim:

-Nasıl oluyor da %75 başarı, ne yapıyorlar, Hokus- pokus mu yapıyorlar, sihirli bir değnekleri mi var.?

-Acaba bunlar da abartıyorlar mı?

-Yok canım! işin içinde 40 yıllık tecrübe var, mümkündür, bunlar yapmadığını söylemezler,

  İşte 19 mart 2018 de pazartesi günü SaaT 9.45’te San Patrignano’dan içeri girdiğimizde bu sorularımızın cevaplarını buldum.

SAN PATRİGNANO TOPLULUĞU nedir?

Konya’dan 10 kişilik bir ekiple, gözlerimiz meraktan ve şaşkınlıktan hayranlıkla etrafı süzüyor, rehberimiz Fulvio’ nun sorularımıza verdiği cevapları dikkatle not alıyordum. Her verilen cevap beni bir yere götürüyordu. En son duyduğum cümle beni aldı götürdü başka yerlere: “ Bu kuruluşta en ufak bir devlet katkısı yok.” Peki öyleyse bu merkezi, bu topluluğu kim bu hale getirdi? Fulvio’ nun ağzından bir azizin ismini söyler gibi saygı ile dökülen “VİNCENZO MUCCİOLİ ismini işitince “ hadi canım sadece bir kişi mi işin başında, yani bir dernek, vakıf, devlet desteği falan yok mu? Diye gayri ihtiyari içimden geçirmiştim. Ama yanılmışım. Ne zaman dış mekan gezilerini bitirdik içeriye, baskı, reklam ünitesine ve yemekhaneye girdiğimizde gördüğüm resimler bana her şeyi açıkladı.

Ağlayan bir genç başını bir kişinin omzuna yaslamış. Gencin  omzuna yaslanıp teselli bulduğu kişinin gözleri uzağa bakıyor, kaşları çatılmış, belli ki şefkat ve merhameti ile genci sahiplenmiş, “ korkma ben varım, yanındayım, yalnız değilsin diyor. İşte oydu aradığım adam, sorularımın cevabı: ADANMIŞ BİR İNSAN VE ADANMIŞ BİR ÖMÜR = VİNCENZO MUCCİOLİ

Biliyor musunuz dostlar bir madde bağımlısının en acil ve en güzel ilacı sevgidir. Vincenzo’da fazlası ile vardı. Nerden mi biliyorum, söyliyeyim efendim, hemen yanında ki siyah beyaz resimde, minibüs ve karavanları ile Vincenzo’nun evine kadar gelmiş bağımlıları gördüm, toprağa çömelmişler Vincenzo’ya bakıyorlar umutla, gözleri konuşuyor sadece, diyorlar ki “ KURTAR BİZİ N’OLUR”. O kadar kolay değildi ki bunu yapmak. Ama O nasıl yapılacağını biliyordu ve gereğini yaptı, evini , 30 hektar arazisini  en değerli zamanını, herşeyini  ve kendini adadı .Başka türlü olmazdı zaten.

Şunu belirtmekte fayda görüyorum; bağımlının tedavisi ve rehabilitasyonu çok zor ve uzun bir süreçtir. Bu süreçte maaştan başka gayesi olmıyan görevlilerin bıktıklarını, “bundan bişey olmaz, salıver gitsin” tarzı bıkkınlıklarını bildiğim için gördüğüm resimler ve toplulukta ki hayatın canlılığı içimdeki soru işaretlerini kökünden silip atmıştı. Bu iş ancak böyle bir adanmışlık ve sistemli, uzmanlık gerektiren bir çalışma ile yapılabilirdi.

San Patrignano bir arı kovanı gibi liseli öğrencilerin ve diğer ziyaretçilerin sesi ile yankılanıyordu. Her geçen dakika hayranlığımız daha da artıyordu ki rehberimiz Fulvio bizi unlu mamüller ve pasta imalathanesinin kapısına getirdi. Meğer en büyük sürpriz buradaymış. İçeriye girdi ve biraz sonra orta boylu esmer bir genç çıktı dışarı. Gözlerinde ilkönce şaşkınlık ifadesi vardı. Fulvio “Volkan” diye seslendi. Anlamıştık Türk olduğunu.O da karşısında birden Türkçe konuşmaya başlıyanları görünce şaşkınlıkla İtalyanca Türkçe karıştırarak konuşmaya başladı, birkaç saniye sonra gözlerini sevinç kapladı, şaşkınlığı gitmiş bir halde

-İki gün önce Türkler gelecek buraya demişlerdi ama pek ihtimal vermemiştim.

Hoş geldinizlerin  arkasından sorular yağmur gibi gelmiye başladı Volkan’a . Konuştukça açıldı gülücükler yüzünde belirdi

-Kusura bakmayın 9 aydır ilk defa Türk görüyorum ve Türkçe konuşuyorum, İtalyanca ile karıştırıyorum dedi

İzmirli imiş ,Türkiye’de her yolu denemiş. Amatem den psikiyatristlere kadar epey bi zahmet çekmiş. Aramış taramış en sonunda San Patrignano’yu duymuş. Konsolosluk vasıtası ile müracaatını yapmış ama bir hayli zorluklar ile karşılaşmış. Skype aracılığı ile dil bilen bir arkadaşı vasıtası  ile yönetim ile görüşmüş. Altı ay sonunda davet almış, atlamış gelmiş. Ama buraya girmek o kadar kolay değil. İki ay kabul öncesi, kurum dışında bir tecrit ve arınma merkezinde taşı bile çatlatan zorlu bir mücadele sonucunda, yönetim tarafından SanPatrignano’ya kabul edilmiş. Dokuz aydır İtalyancayı yeterince öğrenmiş.

-“Evliyim ve bir çocuğum var. Her şeyimi kaybettirdi bana bu illet. Türkiye de olmadı , olsa bile çok zor. Üçüncü sınıf insan muamelesi görüyorsun çünki. Burada insan yerine koyulduğunu anlıyorsun. Seni dinliyor, önemsiyorlar italya da” diyor.

O konuştukça ben de resmin parçaları tamamlanıyordu artık.

Memleketinde çaresini devasını bulamıyan Volkan’a , İtalya’da Vincenzo adındaki bir adanmış insanın gayret eli uzanıp O nu buralara getirmişti. Vatan hasreti ile karışan tebessümü anlatılmaz bir güzellik arz ediyordu. O bize biz İse O na doyamamıştık.

-“Yemekte yan yana oturur sohbet ederiz “ deyince kısık ve utangaç bir tavırla

-“Ben bugün orucum “ demişti.

İşte bizi tam kalbimizden fethetmişti Volkan. Receb-i Şerif in ilk günü idi. Ağlamaklı oldum, içim doldu. Bir yıl önce bağımlılığın pençesinde kıvranırken şimdi San Patrignano’ da üç ayların ilk gününü oruçla geçiren bir Anadolu delikanlısı. Artık benim için sözün bittiği yerdi, sustum sadece, gözlerimi kapadım, daldım uzaklara,,

Kendini bu gençlere adayan, bu yapıya ilk temel taşını koyarak 40 yıldır binlerce Volkan’ ın  yüzünde ki gülümsemeye vesile olan, onları bataklıktan çıkaran, ana babalarına, eşlerine çocuklarına kavuşturan, topluma faydalı bir birey haline getiren, sivrisinekleri değil bataklığı kurutmayı kendisine vazife kabul eden VİNCENZO MUCCİOLİ sana gönül dolusu teşekkürler ediyoruz. Ülkemizde senin gibi Vincenzo’ ları bekliyen Volkanlar var. Bize de gel Sinyor MUCCİOLİ bekliyenlerin var.

Erkan ASLAN

25.03.2018

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir